Açık Radyo'da Tiyatro: Uyanış

-
Aa
+
a
a
a

UyanışYazanlar: Dario Fo ve France Rame

Çeviren: Füsun Demirel

Yönetenler: Aslı Can Kortan  ve Erkan Kortan

Müzik: René Aubry

Efekt  tasarım ve uygulama: Deniz Koloğlu

Oynayan: Aslı Can Kortan

 

 

KADIN : (EFEKT: fonda fabrika sesleri...) Üç parça, bir lehim, bir matkap darbesi, iki civata...bir lehim, bir keski darbesi, bir matkap darbesi..Tanrım, parmaklarım, kestim parmaklarımı... Toparlamalıyım... Patron çok kızar... Ortalığı kirletirler­ de ondan... Parmaklarım... Artık burnuma dokunamayacağım.... Buradalar... rüyaymış... (EFEKT: Saat tik takları. Yatak hışırtısı.) Lanet olsun, uykumda bile çalışıyorum, sanki fabrika yetmezmiş gi­bi. Saat kaç? (EFEKT: EFEKT: Saati eline alma sesi) Altı buçuk! (yataktan fırlama sesi) Bu soysuz saat de çal­madı. (EFEKT: saati fırlatma sesi) Allahım ne kadar geç kaldım. (EFEKT: Bebek mırıltısı) Ha gayret bebeğim, gayret günümüz başlıyor. (EFEKT: bebeği kucağa alma sesi)Uyan, uyan annesinin güzel oğlu, gidelim... Çiş... altına işemişsin gene... Üç saat önce değiştirmiştim... (EFEKT: bebeği soymaya başlar... bez vs. çıkarma sesi) Bezlere bak kat kat...sülük gibi de yapışmış. Yuvaya yediden önce var­mazsak seni almazlar. (EFEKT: adım sesleri) Şimdi anneciğin minik poponu yıkayacak...(EFEKT: musluk açma ve musluktan akan su sesi) Sıcak su... (EFEKT: suya elle dokunma sesi) bu da ne... sıcak su yok... İster mi­sin, Luigi termosifonu dün gece söndürmüş olsun? (EFEKT: suya dokunma sesi) Ha­yır, sönmemiş, işte sıcak su. (EFEKT: bebeği suyla yıkama sesi)  zümüzü yıkayalım. Ne güzel yüz. Tıpkı annesinin yüzü, poposu da güzel, (EFEKT: bebeğin pırt yapma sesi) tıpkı babasının poposu... (EFEKT: bebek ağlama sesi) Sus ağlama, yoksa babayı uyandırırsın... Bırak, yarım saat daha uyu­sun. Yoksa Tarzan gibi bağırır. Aaaa-aaahhhaa. Aaahhhaa! (EFEKT: adım sesleri) Fabrikaya gitmek için otobüse yetişmek ge­rek, trene... (EFEKT: Bebeği masaya yatırma ve kurulama sesi) Git ve bir maymun gibi jimnastik yapmaya koş, haydi...  Bir, iki. üç manivelayı alçalt, pedallara kuvvet ver. (EFEKT: bebeğin gülme sesi) Ha. ha oğlum nasıl da gülüyor... Maymunluk yapan annen hoşuna mı gitti? Şimdi seni kurulayayım. (EFEKT: Bir ku­tu alma sesi) Güzelce pudralayalım... (EFEKT: kutudan dökülen şeyin  sesi) Rendelenmiş peynir? Talk pudrasının yerine peynir rendesini kim koydu? Ne dağınıklık..Zaten dünya kadar pahalı... Dur da yeniden toparlayayım şunları, bu akşam çorbaya koyarız... (EFEKT: dökülen peynirleri toplama ve kutuya geri koyma sesi) Zaten bebeğimin poposu tertemizdir. (EFEKT: bebeği giydirme sesi) Haydi çabuk olalım. Hazırlanıp, derhal çıkmalıyız. (EFEKT: bebeğin gülme sesi) Ah, canım nasıl da gülüyor..güzelim.. Ah. bir tanem, sabahın bu saatinde... bu ne keyif böyle... Saat kaç? Allahım geç kaldık. Burada uslu dur. Anneciğin de yüzünü yıkasın. (EFEKT: adım sesleri) Sıcak suyu açalım.. (EFEKT: Musluk açma ve su sesi) En iyisi soğuk su, cildi taze tutar..( EFEKT: musluğu kapama diğer düğmesini açma sesi) Sonra da şöyle bir güzel sabunlayalım...( EFEKT: sabunlanma sesi) yıldızların sabununu-uu... (EFEKT: musluktan gelen tıssss sesi) ahh, lanet olsun su gelmiyor... su akmıyor.. Nasıl durulanacağım şimdi? İşe bak! (EFEKT: etraftaki eşyalara çarpma sesleri) Böyle bir evde böyle bir aileyaşıyor... Bu bloklarda böylesi üçyüz aile daha var­dır. Hepsinin de aynı saatte yıkanmak için bir nedenle­ri olur. Nasıl durulanacağım şimdi? Bu yıldızların sabu­nu nasıl da göz yakıyor. Reklamlarda bunu söyleyeme­zler tabii. (EFEKT: Havluyla kurulanma sesi) Eh, başka sefer yıka­rım, zaten bana bakan yok ki... Bak­mazlar ama koklarlar... biraz deodorant sıkayım... (EFEKT: Deodorant alma ve sıkma sesi) Şu deodorant ne hoş bir buluş... biraz da­ha sıkayım... (EFEKT: deodorant sıkma sesi) Nasıl da yaktı... Niye acaba? Ne yazıyor bunun üstünde? Nee gümüş mü? Ne yaptım ben? Termosi­fon tüpünün verniği... Gümüş rengi koltuk altlarım ol­du. Nasıl temizleyeceğim? (EFEKT: deodorantı bir yere fırlatma sesi) Fabrikada temizleyecek bir ilaç bulurum. (EFEKT: giyinme sesi) Çabuk, acele edelim, ye­tişeceğiz... (EFEKT: adım sesleri) Saat altı. 40..başardık, haydi oğlum, haydi canım...( EFEKT: bebeği kucağa alma sesi) Annesinin çantasını alalım...( EFEKT: çantayı yerden alma sesi) annesinin ceketi­ni...( EFEKT: ceketi alma sesi) Anahtar, anahtar...(EFEKT: anahtarı arama sesleri) Nereye koy­dum anahtarı? Her sabah bu anahtar dramı. Kısıtlı daki­kalarımı onu arayarak geçiriyorum.. (EFEKT: Ceplerini arama sesi) Sakin ol. sakin olalım... dün geceyi anımsamaya çalışalım... (MÜZİK..) Şimdi, dün akşam eve geldim. (EFEKT: kapı çalma sesi) Luigi yoktu, kapıyı ben açtım. (EFEKT: kapı açma sesi) Bebek annesinin sağ kolundaydı. EFEKT: bebek sesi)  Çanta ve anahtar annesinin sol elindeydi... (EFEKT: anahtar sesi) Çantayı şuraya koydum. (EFEKT: adım ve çantayı bir yere bırakma sesleri) Bebeği beşi­ğe...(EFEKT: bebeği beşiğe koyma sesi) Kapının dışına döndüm.( EFEKT: adım sesleri) Alışveriş çantasını aldım. (EFEKT: çanta alma sesi) Anahtar hep elimdeydi. (EFEKT: anahtar sesi) Süt şişesi koltuğumun altında. (EFEKT: şişeyi koltuk altına sıkıştırna sesi) Eve girdim. (EFEKT: adım sesleri) Pazar çantasını yere koydum. (EFEKT: çantayı yere koyma sesi) Sütü buzdola­bına yerleştirdim. (EFEKT: buzdolabının kapağını açma sesi) / (MÜZİK kesilir...) Acaba anahtarı da buzdolabına mı koydum? (EFEKT: hızlı adımlar ve buzdolabını açma sesi) Hayır, yumurtalıkta da yok. (EFEKT: buzdolabını karıştırma sesi) Tereyağı kutusunda da... Ama sütü de buzdolabı­na koymamışım... Çamaşır makinesi için aldığım limon­lu deterjan buzdolabında... eh. doğru çünkü limon da­ima buzdolabında durur, durmazsa bozulur... Deliriyo­rum... Deliriyorum... O halde sütü çamaşır makinesine koymuş olmalıyım (EFEKT: hızlı adımlar ve çamaşır makinasının kapağını açma sesi) Neyse ki yok. Sütü nereye koymuş olabilirim? Ocağın üzerine... bebeğin maması için... Tavanın içine... (MÜZİK...) doğru, ellerimi boşaltıp sütü aç­mak için anahtarı dişlerimin arasına aldım ama anahtarı niçin masanın üzerine koymayıp dişlerimin arasına aldığımı asla anlayamayacağım. Sonra ocağı yaktım. (EFEKT: çekmece karıştırma ve ocak yakma sesi) Çak­mağı çatal-kaşık çekmecesinde buldum. Oraya nasıl gir­di acaba? (MÜZİK kesilir...) Bakalım, çakmağın yerine anahtarı koymuş muyum? Öyleyse kendimi boğacağım.. (EFEKT: çekmece açma ve karıştırma sesi) Hayır, boğmaya­cağım, çünkü anahtar yok... Nerede olabilir? Şimdi tekrar çakmağa dönelim...(MÜZİK...) Bebeğin sütü şurada... bebeğin al­tını yakıyorum, hay allah... sütün altını yakıyorum... (EFEKT: ocak yakma sesi) Gazı açıyorum...( EFEKT: alevin yükselme sesi) Süt orada kaynıyor... (EFEKT: süt fokurdaması) Öteye gidiyo­rum.. (EFEKT: adım sesleri) bebeğin kundağını çözüyorum..( EFEKT: kundak çözme sesi) bezlerini alıyo­rum... (EFEKT: masadan bez alma sesi) bebek masanın üzerinde... Hatta.Yoo, bebek kolumdayken gidip yıkanması için leğeni getirdim, anah­tar dişlerimdeydi. (EFEKT: leğeni yere koyma sesi) Leğeni buraya koyup bebeği alıyo­rum... Bebek yok... bebeği kaybettim... bebeği nereye koydum? Buzdolabına mı?( EFEKT: buzdolabını açma ve adım sesleri) Çamaşır makinesine mi? (EFEKT: çamaşır makinesini açma ve adım sesleri) Dolabın içine mi? (EFEKT: dolap açma sesi ve adımlar ardından bebek ağlama sesi) Bebeği dola­bın içine koymuşum... Ben keçileri kaçırdım. Umutsuz­ca ağlayan bebeği dolaptan çıkardım... (EFEKT: bebeği dolaptan çıkarma sesi) İyi ki ağlıyordu, yoksa onu kim bilir ne zaman bulurdum? Zavallı oğlum benim... Öylesine korkmuştum ki yatışmak için biraz su içtim... (EFEKT: su içme sesi) ister misin anahtarı yutmuş olayım? Yutmuş ola­mam, yoksa horuldamaktan uyuyamazdım... O halde nereye koydum. Sakin ol, sakinleşmeliyim... Leğeni alıp sıcak su doldurmaya gidiyorum... (EFEKT: leğeni alma ve adım sesi) Biraz karbonat alıyo­rum. (EFEKT: kutu alma sesi) Banyo için iki kaşık karbonatı daima kullanırım... (EFEKT: kutuyu sallama sesi) Şeker... Karbonat kutusuna şekeri kim koymuş? Kaç gündür çocuğu şekerli suyla yıkıyorum demek. Evet, onun için yuva öğretmeni "Çocuğunu bahçeye çıkara­mıyorum. Sinekler, arılar hemen üzerine konuyorlar" demişti. Zavallı yavrum, günlerce havasız kaldı. Zavallı Luigi, kahveyi kötü pişirmişsin dediği için benden ne bi­çim azar işitmişti. Meğer şeker yerine karbonat koymu­şum. Bir geğiriyordu ki...( EFEKT: geğirme sesi) "Eğer kahvemi beğenmiyorsan, git kahvede iç" dedim... "Tabii giderim" dedi. "İşte kahveyi bahane edip, o ekşi suratlı kasiyerle dalga geç­meye gidiyorsun” dedim... (MÜZİK kesilir...) Anahtar... nereye koydum? Ne  budalayım.   Yanıldım...   başından  beri yanıldım... Anahtarı kapının üzerinden hiç çıkarmadım. Ah, evet bebeği yıkıyordum, (MÜZİK...) /  (EFEKT: bebek yıkama sesi) Luigi'nin kilitle uğraştığını duydum. (EFEKT: kilidi açmaya çalışma sesi) Çünkü kapıyı ben açmıştım, sonra anahtarı yeniden ka­pının üzerine koymuş içeriden kilitlemiştim. O zavallı­cık da uğraşıp duruyor, beceremeyince basıyordu küfürü... (EFEKT: adim ve anahyari kilidinden çıkarma sesi) Anahtarı kilidinden çıkarınca, Luigi kapıyı açabildi. (EFEKT: kapı açılma sesi) Buna rağmen, anahtar elimde ukala bir tavırla "Haydi, anahtarı kilidin üzerinde unuttuğum için öldür beni, ka­rı katili" dedim. O da  “Bırak Allah aşkına anahtara kız­madım, lanet olası tren, beni bir saat bekletti. 20 kilo­metreyi bir buçuk saatte gelebildim. Sanki bu geçen za­manı patron bana ödüyor mu? Bütün gidiş-dönüş oto­büs biletlerimi alıyormuş gibi..Ben onun için bu yolları kat ediyorum, sayfiyeye gitmek için değil..” Hep anahtar elimde konuşuyordum. (EFEKT: anahtar sesi)  "Her şey bir yana onlara artık patron denmiyor. Çok Uluslu deniyor. Bugün patronla­rın sadece köpekleri var artık. Bugün bizler özgür kişi­ler olmalıyız. Ne yolculuk için kaybettiğin zaman ne de aldığın para Çok Uluslu patronun umurunda bile değil. Ama benim kaybettiğim zaman da senin umurunda değil. Ben 8 saat ona hizmet ediyorum, tıpkı bir hayvan gibi. Sonra da sana... Üstelik sana bedava... Hep ona o çok ulusluya...”  Bu arada bebeğin sütünü verdim...  (EFEKT: adım sesleri) Böyle kollarıma aldım. (EFEKT: bebeği kucaklama sesi) / (MÜZİK kesilir...) Belki buraya düştü. Ana­cığım, yaptı işte. Bir kere daha yaptı. Biliyordum! İyi de kakanın sırası mı ? Kaç kere söyledim, kakanı yuvada yapacaksın, yediye iki kala, ki öğretmenin altını değiş­tirsin? Saat kaç? Ah, tanrım çok geç olmuş...  (EFEKT: Bebeği yatırma ve altını değiştirme sesi) Başaramayaca­ğım, yetişemeyeceğim, Allahım, bu kadar küçük popo­dan bu kadar kaka nasıl çıkar? (EFEKT: Bebeği yıkama sesi) / (MÜZİK...) “Aile? Bu kutsal aile mavraları pek isa­betli değil mi? Çünkü bu sinirli ve insanlık dışı çalışma temposu içinde olan sen ve senin gibiler kendilerini her şeylerini yapan karılarının içinde buluverirler... Yatak­ta...(EFEKT: bebeği kurulama sesi) Biz onlara yeniden yaşam veri­riz. Üstelik bedava. Çok uluslu kişiye daha iyi ürünler vermek ve onları yarına hazırlamak için. O bir tanrıdır. O ekonomik kalkınma yapar. Sonra karşı kalkınma... sonra devalüasyon, sonra enflasyon, sonra dört nala ko­şan kriz. sonra da şu kemer sıkma. Paranın düşüşü. Av­rupa dolar fiyatı, petrol fiyatı, sonra kollarını ardına kadar açar ve bağırır 'Bunun için bir şey yapamam, felaket, felaket’ ". Luigi gülmeye başladı. "Hey. feminist bir karım var. hem de aşırı uçtan. Bunu bilmiyordum işte. Ne za­mandan beri feministlerin toplantılarına gidiyorsun?"... "Dinle budala" dedim. "Bu aşağılık yaşamı anlamak için o toplantılara gitmem mi gerekiyor? İki köpek gibi çalı­şıyoruz. Bir çift laf etmeye vaktimiz yok. Kendimize ayı­racağımız bir an bile..Evlilik bu mu? Benim de sorunla­rım olacağı hiç aklına gelmedi ki. Hiç bana sorar mısın? Yorgun musun? Yardım ister misin? Yemeği kim pişiri­yor? Ben. Tabakları kim yıkıyor? Ben. Alışverişi kim ya­pıyor? Ben. Ay sonuna para yetiştireyim diye akla kara­yı seçen kim? Ben de aynı zamanlarda çalışıyorum. Ben, ben ben.. Çorapları kirleten sensin. Onları kim yıkıyor, peki? Benim çoraplarımı kaç kere yıkadın? Evlilik bu mu? Seninle konuşabilmeyi istiyorum. Benim sorunları­mın da olduğu hiç aklına geldi mi? Tamam, senin sorun­ların benim demektir, ama benim sorunlarım da senin olmalı. Öyle seninkiler benim, benimkiler gene benim.. Seninle konuşmak istiyorum... Ama işten döner dön­mez uykuya gidiyorsun... Akşam... Televizyon. Pazarla­rı maç: 22 tane geri zekalının bir top peşinde koştukla­rını görmeye... Aralarında bir geri zekalı daha var. Ama o düdüklü ve ceketli...” Luigi, baştan aşağı kızardı ve sanki anasına küfür edilmiş gibi "Sen spordan ne anlar­sın be..." Ne biçim cevap. Beni spor ilgilendirmiyor. Spor kimin umrunda! Onu hiç böyle görmemiştim. De­li gibi bağırıyordu. Ben bağırdım, o bağırdı, bir sürü kü­fürlü laftan sonra tartışmayı bitirdik. Ben ciddi olarak dedim ki: "Yeter, eğer evlilik buysa ben büyük bir hata yapmışım." Hatamı aldım (EFEKT: bebek sesi ve  adım sesleri) Kapıya geldim. Bu esnada anahtar elimdeydi... (EFEKT: anahtar sesi) Eminim... Luigi yanıma geldi. Zavallı Luigi. Yüzü kireç gibiydi... Böyle hüzünlü bir sahneyi ömrümde yaşamadım. Hiç şakam yoktu. O da anlamıştı. Beni içeri aldı. "Haydi yapma böyle” "Bı­rak beni".."Önce konuşalım sonra istersen gidersin. Ama önce konuşalım. Dialektik diye bir şey vardır, de­ğil mi?...” Sonra beni dialektiğe doğru çekti...  (EFEKT: adım sesleri) Beni oturttu. (EFEKT: yatağa oturma sesi) "Evet, haklısın” dedi. Ama annesin­den böyle alışmıştı. Annesi gibi olmamı bekliyordu. Ya­nılmıştı. Değişmeliydi... yani kısaca ‘özeleştiri’ yaptı. Ne hoştu, ne hoştu... Ben ağlamaya başladım. O öze­leştiri yaptı, ben ağladım, o özeleştiri yaptı. Ben ağladım o özeleştiri yap­tı. Ne güzel ağladım dün akşam...Ne güzel özeleştiri yaptı… (MÜZİK kesilir...) Peki anahtar? Anahtar Luigi de eminim. Benden o aldı. Ceketin cebinde... Ceket nerede? (EFEKT:  Adım sesleri, ceketi alma ve cebine bakma sesi, anahtar sesi) İşte anahtar burada... Bu benimki, bu onunki... Saat kaç? Yediye on var. Hâlâ vaktimiz var. (EFEKT: Bebek sesi) Annesi­nin bebeği… (EFEKT: ceketi alma sesi) annesinin ceketi, (EFEKT: çantayı alma sesi) annesinin çantası, annesi­nin abonman kartı...  (EFEKT: abonman kartını arama sesi) abonman kartı...   Şunu  bulmalıyım, otobüsün kalabalığından seni yere bırakıp da arayamam ya... (EFEKT: aramanın artması ve kartı bulma sesi) İşte abonman kartı... altı delik mi?Altı de­lik gidiş, altıdelik dönüş. Altıgidiş, altı dönüş mü? Kim kullandı abonman kartımı? Bugün günlerden ne?............... Pazar?... Pazar! PAZAAAR!!! Sen de bana bir şey demiyorsun... Pazar günü çalışmaya gidiyorum. Ben deliyim. PAZAR! (EFEKT: üzerindekileri fırlatma sesi) Pa­zarları iş olmaz, geç saate kadar uyunur. Ne güzel pa­zar...Yatağa bebeğim, bebeğim... (EFEKT: adım sesleri ve bebeği yatırma sesi) yatalım ve bütün gün­lerin pazar olduğu bir düş görelim... (EFEKT: yatağa uzanma sesi) Dünyanın sonuna dek... sonsuz PAZAAAR... Bütün yaşamın pazar olduğu bir düş görelim... Haftanın diğer günleri yok artık... pazar­tesiyi astılar, perşembeyi kurşunladılar, cumayı tutukladılar... hepsi öldü... Sadece pazar kaldı. Uykuya, uyku­ya...Eğer düşümde yeniden fabrikayı görürsem kendi­mi boğazlarım..... (MÜZİK...)